Ya sonra?

8 Mart’ta yüzler, binler olmadan hemen önce 8 Mart sonrasından bahsedelim mi? Sorular var akıllarda birlikte cevaplanabilecek. Birlikte cevaplayım. Aşağılanmaya, sömürüye, tacize, tecavüze, şiddete, cinayetlere karşı kadınlar ayakta, başları dik, sesleri gür sokaklarda olacaklar her sene olduğu gibi. Eylemler engellenmeye çalışılacak belki ama tüm direnenler gibi aşağı bakılmayacak. Şehirlerin merkezlerinden, mahallelerden ve işyerlerinden sesler yükselecek öfkeli ve içinde geleceğin neşesini barındıran.

Peki ya sonra?

Kadınların her adımından korkan devletin korkusu daha da artacaktır. Yaşanan siyasal ve ekonomik krizin yükünü kadınlara yüklemeye çalışanlar her geçen gün hem daha saldırganlaşacak ama daha da savunmasızlaşacaktır. Söylediği her sözde yalan olanlar bilmektedir ki gerçekler inatçıdır; ve o gerçekleri taşıyanlar da bilmektedir ki yük ağırdır ama söylenmelidir.

Kadın cinayetleri katliam boyutundadır. Devlet eliyle, ağzıyla teşvik edilmektedir. Bugün kadınlar devlet tarafından öfkenin çıkarılabileceği bir kum torbası gibi öne sürülmektedir. Kendini savunmaya çalışan kadınlar cezalandırılırken, katiller, tecavüzcüler, tacizciler cezasız kalmaktadır.

Emek sömürüsü ise kölelikten farksızdır. Ucuz emek gücü olarak görülen kadınlar, güvencesiz, esnek çalışma koşullarının olduğu ve iş yerlerinde tacizin arttığı bu sistemin içinde, emekleriyle yaşamaya çalışmaktadır.

Evde, sokakta, iş yerinde veya üniversitede, hapishanede, her an kadın olduğu hatırlatılan ve ona göre yaşaması tembihlenen kadınlar, boyun eğmiyorlar. “Evet kadınız, ve tam da ona göre yaşıyoruz” diyerek direnişi büyütüyorlar. Arjantin’den Meksika’ya, Polonya’dan Ortadoğu’ya tüm dünyada boyun eğmiyorlar. Grevler, direnişler bu mücadelenin sesleriyle dolu.

Daha yaşanmamış 8 Mart 2021’in umudu bu seslerden gelmektedir. Kadınların yaşamlarına sahip çıkacaklarını bilmenin güvenidir bu. Adım adım büyüyen eylemler yarının umudu olmaktadır. Tüm baskılara, sömürüye, aşağılanmaya ve cinayetlere karşı gücünü yanıbaşındakinden alarak büyüyen bir güçtür.

Peki ya sonra?

Birlikte büyütülen bu gücün bu düzene nasıl son verileceğine dair soruları daha da artacaktır. Kendi gücünü gören, bilen, yaşayan herkes için bir adım daha atabilmek ihtiyaçtır. Seslere kulak verelim.

Sokaklar kadınların, direnen işçilerin, öğrencilerin sesleriyle dolu. Hem gasp edilen haklar hem de taleplerle dolu. Onurlu bir yaşamın peşinde hayatta kalma mücadelesi verilmektedir.  Mücadelelerin mekanları, sözleri ayrı olsa da amaçları bir. Aklımızdaki soru bir. Kazanmalıyız. Özgürlüğümüzü, geleceğimizi, hayatlarımızı, emeğimizi kazanmalıyız. Aslında bizim olanı geri almalıyız.

Aynı sorunun muhatapları olarak gücümüzü örgütlemeliyiz. ‘Her gün 8 Mart, her gün kavga’ belki bilindik bir slogan ama ihtiyacımız bu ruhla ve süreklilikte bir arada olmaktır. Bu düzeni yıkacak olan bizim örgütlülüğümüzdür ve kazanmakta ısrarımızdır.

Kadınların gücü birbirlerindedir. Tıpkı işçilerin, öğrencilerin, güçlerinin birbirinde olduğu gibi. Ama bir kez o güç olundu mu, yanında direnenler de senin gücün olmakta ve tüm direnişçiler de aslında hepimiz için direnmekte. Yani gücümüz birbirimizdedir.

Kendimizden başlayarak örgütlüğü büyütelim. Bu düzene son vermek, sömürüsüz bir dünya kurmak için yan yana gelelim. Henüz yaşanmamış olmasına rağmen güç veren 8 Mart 2021’i büyütelim, biz de onunla birlikte büyüyelim!

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz