TMMOB Paralel Yıkım Ekibi mi?

Erdoğan’ın açıklaması şöyle:

“Yapmak için, inşa etmek için mücadele ederken;  birileri de yıkmak için çalışıyor. Adı Mimarlar Mühendisler Odası. Bir yerde abide yükselecekse, hemen yargıya gitmek işleri… Dertleri inşa etmek değil, yıkmak. Bizim her projemiz birileri tarafından protesto edilip yargıya götürülmüştür. Hatta yargıdan engelleyici kararlar çıkartılmıştır. Çünkü bunlar paralelle beraber çalışıyor, tam paraleller. Köprü yaparız,  karşımızda bunlar. Turizm projesi yaparız  karşımızda bunlar. Konut yaparız, hastane yaparız karşımızda bunlar. Elektrik üretmek için baraj yaparız, karşımızda bunlar. Kim bunlar; muhalefet partileri ile meslek odaları ile ünlüleriyle  ünsüzleriyle bunlar yıkım ekibi. Tabii Avrupa Parlamentosu gibi bunlara dışarıdan destek verenler var. Bu projeleri hayata geçirmek için teknik ve finansla mücadele etmedik, bir de bu yıkım ekibiyle mücadele ettik. Milletimiz bu mücadelede bizi yalnız bırakmadı. Önce haktan, sonra halktan aldığımız güçle projeleri hayata geçirmeye devam edeceğiz.”

Erdoğan, TMMOB’a bağlı meslek odaları genel kurul seçimlerini yine ağırlıklı olarak demokrat-sol-sosyalist listelerin kazanmasına içerlemiş olmalı…

TMMOB, Saray katından gelen bu saldırıya cevaben bir açıklamayla yanıt verdi. Açıklama şöyle:

“Paralel İle Çalışmıyoruz Ama Kafamızın Dikine Gidiyoruz”

Cumhurbaşkanı, bir açılış töreninde yaptığı konuşmada yine TMMOB’u hedef alarak, TMMOB adına “paralel” dediği eski yol arkadaşlarıyla çalışmakla suçlamıştır.

Cumhurbaşkanı açıklamasında: “Bizim yaptıklarımıza bunların hayali bile ulaşamaz.” demiştir.

Bu cümleye tamamıyla katılıyoruz. Çünkü yalnızca biz değil, bu ülkede yaşayan hiç kimsenin hayal edemeyeceği bir dönüşüm yaşanmıştır 14 yılda. Mesela kamunun elinde tek fabrika, tek kamu hizmeti kalmamıştır. Sağlıktan, güvenliğe ve eğitime kadar her şey özelleştirilmiştir. Vatandaşın bütün kişisel verileri telekomünikasyon, elektrik ve doğalgaz şirketlerine verilmiştir; genetik yapısı dahi özel hastane acillerinde depolanmaktadır.

Vatandaş her satış işlemi ile yeniden ve yeniden özel şirketlerin metası haline getirilmektedir.

Kamunun ortak varlığı olan; kıyılar, ormanlar, limanlar, dereler ve meralar Bakanlar Kurulu kararlarıyla şirketlere ve kişilere peşkeş çekilmektedir. Bununla da yetinilmemekte; kentlerimize, konutlarımıza ve yaşam alanlarımıza dönüşüm gerekçeleriyle el konulmaktadır. Özel mülkiyet de teminat altında değildir. Vatandaşı koruyacak hiçbir hukuki güvence kalmamıştır.

Ülkemiz mezhep ve etnik aidiyet temelinde kamplaştırılmış, küçük bir kıvılcım ile kopacak bir iç savaşın eşiğine gelmiştir.

AKP’nin yerlere göklere sığdıramadığı dış politikası bölge coğrafyamızı ve denizlerimizi artık bir mezarlık haline getirmiştir. NATO ülkemizde her yere yerleşmiştir.

Güvencesiz, işsiz, geleceği iktidarın iki dudağı arasında insanların yaşadığı, dokunsan dağılacak bir ülkeyi hayal etmek kolay mıydı Sayın Cumhurbaşkanı?

AP’ye gelince; Irak, Yugoslavya, Afganistan, Libya, Suriye, Ukrayna’yı kan gölüne çevirip; göçmenleri yollarda, denizlerde öldürenlerle, “geri alım” anlaşmasını TMMOB’un yaptığını düşünen olmasa gerek! Ayrıca, şu anda her bakanlık, hangi hizmeti sunacaksa AB projesi adı altında hizmetleri ihale etmektedir. İş Kurma ve Hizmetlerin Serbest Dolaşımı adı altında müzakere edip, Türkiye vatandaşlarına iş alanı bırakmayan projelere karşı çıkmak suçsa; evet, bu konuda biz suçluyuz. Uluslararası sermayenin ve işbirlikçilerinin ülkeyi yağmalamalarına seyirci kalamayız; çünkü biz bu ülkenin evlatlarıyız ve ülkemizle bağlarımızı kimsenin koparmasına izin veremeyiz. Biliyoruz ki, bu ülke yoksa biz de yokuz, hak da hukuk da…

Bizler,  kendi ülkesinde sömürge mühendis, mimar ve şehir plancısı olmaya razı olamayız.

“Paralel”le hiç kesişme noktamız olmadı. Kesişenler düşünsün.

Ülkenin kurumlarını, toprağını-suyunu, ormanını-merasını, kıyısını-kumunu, parsel parsel yağmalamadık. Hep yağmanın karşısında olduk, teşhir ettik.

Paralel ile çalışmıyoruz; ama kafamızın dikine gidiyoruz. Ülkemiz, halkımız, mesleğimiz ve geleceğimiz için büyük bir aşkla çabalıyoruz.

Bilimi ve tekniği, emperyalizmin ve sömürgenlerin değil; emekçi halkımızın hizmetine sunmakta kararlıyız!

Tarih yargılayacaksa böyle yargılasın…

TMMOB / 21.04.2016