Pimpirik Nuri 

Boş otobüse binse, ayakta gider. Yağmurlu günde durağa gitse, duraktan içeri giremez ve her zaman bir ticari arabanın küçük bir su birikintisine girmesinden ötürü sıçrayan suları kendi üzerine toplar. Bahtsız bedevi hesabı… Hayatının çoğu anında mutluluklara şahit olarak mutsuzluğuyla yüzleşmek zorunda kalan Pimpirik Nuri, buna o kadar alışmış ki kaçası geliyor gülen yüz emojisi gördüğünde. Ama bir gün o kadar çok merak etti ki mutluluğu, açtı Google amcaya sordu. Takır tukur klavyesine yazarak “Mutluluk nedir?” diye ve sadece içi boş, insanları uyutmalık kişisel gelişim sözlerinden başka bir şey bulamadı. Daha sonrasında, döndü yorgan altı mekânına ve boktan hayatının düzenini yaşamaya devam etti.
Bir gün, yine yalnız başına ve televizyonla baş başa, masadan kaldırılmayan kahvaltılıkları kemirirken sarımtırak dişleriyle güzeller güzeli bir kız çıktı televizyona. Sanırsın kaf dağının doğal afeti, gül suyunun kokusunun madeni ve gönül çelenlerin önde ata bineni. Pimpirik Nuri onu gördüğü anda hayatı tersyüz oldu. Ağzından zeytinin çekirdeği yerine zeytini çıkarıp, çekirdeğini dişlemekle kendini avuttu. Zaten başka ne yapabilirdi ki? Tanışacak hâli yoktu ve olamayacaktı bu gidişle. Tek yapabildiği o anda, bütün zeytin çekirdeklerini öğütmek oldu bağırsaklarında. Ve süreç bağlamında, kızı da dinlemeyi ihmal etmedi bizim platonik âşık Pimpirik Nuri.
– Evet, bu elimde gördüğünüz güzellik kremi bugün sizin için sadece ve sadece yarı fiyatına hanımlar. Bu krem ne mi diyorsunuz? Ben neden çoluğumun çocuğumun rızkını bu kreme vereyim mi diyorsunuz? Bu ay faturaları ödeyemezsem ne olur mu diyorsunuz? Demeyin. Sizin oranıza buranıza süreceğiniz kremden daha değerli bir şey olamaz hanımlar. Bırakın çoluğu çocuğu, faturayı ve evin dertlerini. Kocalarınız biraz daha fazla çalışıp hâlleder. Siz bu kadar zaman feragat ettiniz yıllarınızı sümsük bir kocaya ama elde ne var? Sadece zırlayan iki-üç çocuk ve sizi akşam yemeğinden daha değerli gören bir koca. Bırakın bütün bunları ve bu güzellik kremini alın. Bir düşünün bu kremi kullandıktan sonra belki de üçgenli, baklavalı, yakışıklı alt komşuyla oralara buralara kaçabilirsiniz. Neden olmasın? Siz de deneyin. Bu kremi kullanan kadınların yüzde seksen beşi daha bulunamamıştır. Hemen bizi arayın ve alt komşuya su böreği yapmaya başlayın. Numaramız: 444 2575 yani 444 Alt Komşuyla Kaçmayı Sağlayan Krem. Evet, hanımlar son üç dakikaya giriyoruz baklava dilimli Berke mi yoksa şöbiyet kıvamındaki Mümtaz mı? Her şey sizin elinizde, durmayın arayın.
Pimpirik Nuri bir an eline telefonu aldı ve numarayı çevirmeye karar verdi ama o anda alt komşusu Sucu Nevzat’la el ele kol kola bozuk klozetlere koşma düşüncesi kafasında 3-D canlandı. O düşünce yuttuğu bütün zeytin çekirdeklerinin midesinde bir karışıma yol açıp ağzından geri patır patır yere dökülmesini sağlamıştı ve yaklaşık üç dakika yirmi dokuz saniye boyunca kendine gelememişti. Kafasında kızla konuşma isteğinden başka bir düşünce bulunamayan ve beyindeki tek bulunan çekirdeği sadece bu işe endeksleyen Pimpirik Nuri, kızdan ve anlatımından o kadar etkilendi ki; bu kızın evini bulup üst katına taşınmaktan başka bir çare gelmedi kış uykusundan yeni uyanmış beyninde. Ama ne yapabilirdi? Cesaret denen kavram Pimpirik Nuri’de miligramın milyonda biri kadar bulunmakla birlikte sadece ve sadece kuvvetli bir gazla etkileşime girmektedir. Bu etkileşim sonucunda, çoğu zaman değil, HER ZAMAN başarısızlıkla sonuçlanmakta ve bundan ötürü bir sonraki cesaret girişimine verilmesi gereken gazın miktarı da artmaktadır. Bu sefer öyle bir gaz lazım ki bizim Pimpirik Nuri’ye yerinden kalkıp, üstünü giyinip ve kendine biraz aynada baktıktan sonra yola çıkacak ve hatta otobüse binecek. Bunlar, Pimpirik Nuri’nin hayatında birkaç kere gerçekleştirdiği ve sonucunda bir daha yeltenmeyeceğine söz verdiği eylemlerden birkaçı sadece. Bunun için güçlü bir gaz lazım kelimesini tam yazarken ben, Pimpirik Nuri aynı kanala yine gözü dikti. Ve bu sefer saçma sapan yarışmaların birinde geğirdiği için ünlü olmuş bir zibidiyi dinlemekteydi. Aynı zamanda bu zibidiye kendine küfür eder gibi küfür ediyordu. O kadar ağır ki yazsam Türk Dil Kurumu haznesinde bulunan kelimelerin yarısını argo olduğu için değiştirirdi.
– Baylar, bayanlar, evinde yalnız patates soyanlar, ekonomik krizden ötürü mal mal bu saatte televizyona bakanlar, kimin eli kimin cebinde olanlar, hepinize selâmlar. Hiçbir İşe Yaramayan Şaklabanların Çıktığı Kanalı izlemektesiniz. Bu sefer, yine her zamanki gibi, çok hoşunuza gidecek ve aynı zamanda tomarla cebinizden para alacak bir yarışmayla yine karşınızdayız. Size bir müjde, bu yarışma diğer yarışmalardan daha aptalca, daha bilgisiz ve daha hıyarların çıkacağı bir yarışma olmakla kalmayıp yine sizin hayatınıza hiçbir şey katmayacak. Sevincinizi taaa İstanbul il sınırları dışında bulunan stüdyomuzdan duyabilmekteyim. Bu yarışmada üç hırsızı, üç kasabı ve üç bakkalı aynı ahıra sokacağız ve bu ahırda beş tane eşek bulunmaktadır. Bir hafta sonunda eşekten hiç tepik yemeyen, bu yarışmanın birincisi olacaktır. Birincinin ödülünü mü merak ettiniz? Sabırsızlanmayın, söylüyorum. Birinci, bir sonraki hafta Öküz Tepmesi yarışmasına katılmaya hak kazanacak. Bu yarışmadan da eğer birinci olursanız herhangi bir hayvandan tepik yiyene kadar sizi yarışmalara sokup sokup çıkaracağız. Merak etmeyin her türlü yiyeceksiniz. Ama önce bizi aramanız lazım. Hadi durmayın, tepiklere boğulalım. Numaramız: 444 83745 yani 444 TEPİK. Tepiklenmeyen bizden değildir, bizdenseniz her türlü yiyeceksiniz.
Eşek tepmesini sağ ve sol baldırında hisseden Pimpirik Nuri’nin, aklında sadece iki soru oluşmuştu. Bir; saat kaçtı? İki; evde ekmek var mıydı? Artık her şeyin beklendiği bu memlekette tek derdi ekmek ve zaman olan Pimpirik Nuri pencereye yattığı yerden baktı ve gece olduğunu fark etti. Kızla tanışma fikrini yarına aktarmaktan başka çaresi kalmadığını anladı. Aslında tanışamayacağını kendisi de çok iyi biliyordu ama her zaman ertelemek ve hayalini kurmak onun için vazgeçilmez bir hobiydi. Hatta bağımlılık bile denebilirdi. O yüzden gerçekleri bir kenara bırakıp, kafasında hayallerini yaşamaktan ve televizyon izlemekten başka bir şeye zaman bulamıyordu Pimpirik Nuri. Birden son bir kez kanallarda tur atıp olduğu yerde sızma fikri beyninde ampullendi ve kumandayı battaniyenin arasında bulmak için yarım saat cebelleşti ama beş metre ötedeki televizyona gitmek aklının otoyolundan bile geçmedi. Bir yarım saat de kumandanın çalışması için sehpaya vurmakla harcayan Pimpirik Nuri pillerin yerini değiştirmesi gerektiğini de hiçbir zaman bilemeyecekti. En sonunda bütün işlevselliğini kullanarak kanallarda turlamayı başladı. Bir tane hiç anlamadığı bir programda durdu. İsmi ise ‘Kodamanlar Tepişiyor’du. Bilinçaltında tepinmek fiili oluştuğundan, bir önceki reklâmdan ötürü, birden cazip gelmişti. Bu kanalda bir tane kodaman, bir kadın, üç tane beyefendiden bozma adamı konuşturuyordu.
KODAMAN KADIN: Evet, konumuz gece süt içilir mi? İçilirse n’olur? İçilmezse kime ne? Peki, içtik diyelim serbest ekonomi piyasasındaki dalgalanmadan ötürü peynir ve salam fiyatlarındaki değişiklikler nasıl olabilir? Biz süt içmesek dolar düşer mi? Dolar düştüğünde süt içmemiz lazım mı? Bu sorulara cevap vermek üzere Süt İçtikten Sonra Gazı Gelenler Derneği üyesi tipsiz beyefendiye dönüyoruz.
TİPSİZ BEYEFENDİ: Efendim, süt inekten olur. İnek dağda yaşar. Dolar Amerika parasıdır ama salam muammadır. Çünkü çoğu hayvandan olabilir. Bu yüzdendir ki dolar düşerken salama dalmayın, süt içerseniz sabaha kalmayın. Teşekkür ederim.
KODAMAN KADIN: Hmmm, gerçekten değişik bir yaklaşım Tipsiz Beyefendi. Peki, Dolar Düşerse Ekime Düşmezse Sütüme Derneği Başkanının kayınçosunun biraderi Angut Beyefendi, sizin bu duruma karşı yorumunuz nedir?
ANGUT BEYEFENDİ: Efendim, öncelikle sütün nerden geldiğine ve nereye gideceğine bakmamız lazım. Daha sonrasında dolar hareketliliğinden salama bağdaştırıyor Tipsiz Bey yanlış bir tutumdur. Burada sucuğa önem verilmesi gerekir. Ve halkımız böyle oyunlara gelmeyecektir. Bunu bilmelidir, ANGUT SUCUKLARI her zaman iki dişinizin arasında (elindeki sucuğu kameraya gösterir). Teşekkür ederim.
KODAMAN KADIN: Peki, bir diğer konuğumuz Tüketiciler Derneği Başkanı Saçsız Beyefendi söz istiyor buyurun efendim.
SAÇSIZ BEYEFENDİ: Efendim, bu konular…
KODAMAN KADIN: Tamam kes, süremiz dolmuştur. Efendim, yarın geceki konumuz inek neden inektir? İneğe binek desek olur mu? Bu tartışmaya yine üç kodaman konuğumuz gelmekte olup sizi de yine bekleriz. Kanalınızı değiştirmeyin, bundan sonra boş reklâmlar var. İzlemeden uyumayın, pişman olursunuz.
Pimpirik Nuri gram bir cacık anlamamış bir şekilde yatağa yan yatmış ve salyalarını yastığına damlatmakla meşguldür. Öyle iradesizdir ki, Kodaman Kadın değiştirmeyin dedi diye kumandayı sehpaya atıp yine yarım dalmış gözle tencere reklâmlarına kendini kaptırmıştır. Pimpirik Nuri bugün de tıpkı dün gibi ve hatta ondan önceki günler gibi gününü üçlü koltukta sürdürmüştür ama artık bir fark vardır. Yarın, belki de ölene kadar o kız kafasının bir kenarında ve hayalinin başköşesinde kalacaktır. Ve Pimpirik Nuri o koltuktan kalkmadığı sürece hep hayalinde başarılı ve mutlu bir insan olacaktır. Gerçekler zaten bilinmemektedir ve bilinmeyecektir. m