Kölelik düzene son! Sermayeye boyun eğmeyeyeceğiz!

 

3 Mart günü Diyabakır’da inşaatta çalıştığı esnada işçi cinayetinde yaşamını yitiren Kaldıraç okuru, devrimci işçi Duran Baysal anısına gerçekleşen toplantı başlamadan önce Kadıköy AKA-DER’de Duran’ın 40 yemeği verildi.

Saat 14.00’da başlayan işçi toplantısı iki oturumda gerçekleşti. Açılış konuşmasıyla başlayan toplantı Duran ve tüm işçi cinayetlerinde, Ankara katliamında yitirilenler için saygı duruşu ile başladı. Ardından Duran Baysal için hazırlanan sineviyon izlendi. Sinevizyonun ardından Duran Baysal’ın ablası Ömür Baysal konuşma yaptı. Baysal konuşmasında “ Annemin hayali, babamın umudu, bizim sırtımızı yaslayabileceğimiz kocaman bir dağ idi Duran. Şu anda vücut olarak yanımızda değil ama ruh olarak, düşüncesiyle kalbimizde olduğunu hepinizin gözlerine bakınca görebiliyorum. Duran’ın dediği gibi, keşke bir kuş olsak, yağmurda ıslanıp, istediğimiz dala konup orada bir yuva kurabilsek. Keşke sınırlar olmasa dünyada istediğimiz yere uçabilsek, daha fazla sevgiye ulaşabilsek. Duran’ım sonsuza kadar döneceğini söylemiş evet söz verdiği gibi geri döndü.” dedi.

Konuşmanın ardından toplantının birinci oturumu başladı. İlk oturuma DİSK Eğitim ve İşçi Sağlığı İş Güvenliği Dairesi Müdürü Tevfik Güneş ve Emekli Maden İşçisi Recep Adıgüzel katıldı.

Tevfik Güneş konuşmasında 2000’li yıllardan bu yana çalışma yaşamında işçilerin ciddi bir trajedi yaşadıklarına, kanlarıyla sermayeyi beslediklerine değindi. Güneş, bugün her türlü baskıyı uygulayarak ayakta durmaya çalışan iktidarın maden, enerji ve inşaatta kendisini ifade ettiğini ve bu alanlarda korkunç derecede sermaye birikimi olduğunu ifade ederek konuşmasına devam etti.

Emekli maden işçisi Recep Adıgüzel konuşmasına işçi sınıfına egemen sınıf tarafından ideolojik bir kuşatma uygulandığını vurgulayarak başladı. Maden iş kolunda Türkiye sermaye sınıfının özelleştirme, taşeronlaştırma planlarının istediği gibi gitmediğini belirtti. Soma Holding’i örnek ocak diye gösterirlerken çok kısa bir süre içinde patlama yaşandığını ifade eden Adıgüzel madencilik iş kolu mücadele alanını önümüzdeki süreçte yeni gelişmelerin beklediğini ve devrimci güçlerin bu sürece hazırlanması gerektiğinin altını çizerek konuşmasını sürdürdü.

İkinci oturum İşçi Gazetesi temsilcilerinin konuşmalarıyla devam etti. Yeni kölelik yasalarını anlatan  İşçi Gazetesi temsilcisi; patronlar, işçilerden sorgulamadan, canhıraç bir şekilde sermayenin çıkarlarını yerine getirmesini istedilerini ifade etti. İşçi sınıfının ve patronların arasında ciddi bir çatışma olduğuna değinen İşçi Gazetesi temsilcisi sermayenin işçi kanı emdiğinin her geçen gün daha da görünür hale geldiğine değindi. İşçilerin örgütsüzlüğün daha fazla işçinin başını eğmesine yol açtığını ifade ederek yasaların sokakta yapıldığını, grev hakkının, sendika hakkının, işçilerin sokaklara çıkmasıyla kopartılıp alındığını ifade ederek konuşmasını sonlandırdı.

Son konuşmacı İşçi Gazetesi’nden bir başka temsilciydi. Mücadele yolları ve örgütlenme üzerine konuşmasını yapan temsilci sessizce bir işçi soykırımı yapıldığına, 2002-2014 yılları arasında toplamda 15.465 işçinin işçi cinayetlerinde öldüğüne dikkat çekti.  İşçi cinayetlerinin hiçbir sorumlusunun cezaya çarptırılmadığına değinen temsilci, sermayenin kâr hırsı ile yeni yasaların çıkarılacağı ve bu yasalar ile işçi ölümlerinin daha da artacağını, işçilerin daha fazla sömürüleceğini vurguladı.  Sermaye saldırılarını arttırırken işçi cephesinde Emek Çalışmaları Topluluğu’nun verilerine göre 2015 yılı içerisinde kaydedilen 1116 işçi eylemi gerçekleşmiş olduğunu ifade ederek temsilci işçi hareketinin eylemliğinin arttığı bir dönem olduğunu vurguladı. Bu çürümüş düzeni yenebilmek için işçilerde “Madem biz üretiyoruz o zaman burada bizim sözümüz geçecek, biz yöneteceğiz” diyebilecek sınıf bilincin olması gerektiğine dikkat çekerek konuşmasını sonlandırdı.