Kapitalizmin krizi, pandemi ve seks – İdil Özkurşun

Foucault, Cinselliğin Tarihi çalışmasında cinsel ilişkiyle toplumsal ilişki arasındaki eşbiçimlilik ilkesini şu şekilde açıklar: “… cinsel ilişkinin -ki bu ilişki hep duhulün oluşturduğu bir model-edim, eylem ya da etkinlikle edilgenliği karşı karşıya getiren bir kutuplaşmadan hareketle düşünülmüştür- üstle ast, egemen olanla egemen olunan, boyun eğdirenle boyun eğen, yenenle yenilen arasındaki ilişkiyle aynı türdenmiş gibi algılanmasıdır. Haz pratikleri toplumsal rekabet ve hiyerarşinin alanıyla aynı kategorilerden hareketle düşünülür: Yarışmacı yapıda, karşıtlıklar ve farklılıklarda, partnerlerin karşılıklı rollerine atfedilen değerlerde hep benzerlik bulunur. Ve buradan hareketle, cinsel davranış alanında onurlu ve tümüyle değer verilen bir rolün bulunduğu anlaşılabilir: Bu, etkin olmayı, hâkim olmayı, duhulü ve böylece üstünlük kullanmayı gerektiren roldür.”

Cinsel ilişkinin toplumsal yapıyla beraber tekrar tekrar şekillendiğini, yahut sınıflı toplumlarda, bilhassa kapitalist toplumda cinselliğin ve hazzın toplumsal rekabet ve hiyerarşiyle ilişkisine dair aydınlanmak için değil Foucault’dan alıntı yapmak, dilimize yerleşmiş küfürleri incelemek, birkaç tanesini akla getirmek bile yeterli olacaktır. Ancak kendi yolunu kendi çizecek olan bu yazının girişinde bu alıntıya yer vermemin asıl sebebi, “cinsel davranış alanınında onurlu ve tümüyle değer verilen rol”ün tanımına dairdir. Elbette bu tanım, kapitalist toplum ilişkilerine koşullanmış bir cinsellik algısının sonucudur. Ve tıpkı sömürünün kendisinde olduğu gibi, kapitalist rekabette ve tüm ezen-ezilen ilişkilerinde olduğu gibi burada da onurlu olarak görülen, onursuz olanın ta kendisidir. Ve hazzın saf ve insanî olan tüm diğer onurlu hâllerini de kendince “onursuzlaştırır” ve değersizleştirir. Sapkınlaştırır. Oysa başat sapkınlık insana dair olandan sapmış kapitalizmin ta kendisidir.

En büyük pazarlama ilkelerinden biri olarak bildiğimiz “seks satar” fikri, artık tek başına yetersizdir. Seksin sunulması, gösterilmesi, uyarımı ve tüketime koşullaması yetersiz kalmaktadır. Seks hâlâ bir dikkat unsurudur; ancak seks iki bedenin birleşmesi yahut çıplaklığın uyarıcılığından öte, tıpkı Foucault’nun alıntısındaki gibi apaçık-aleni bir üstünlük rolünün ifadesi hâline gelmiştir. En çıplak hâliyle sunulmaktadır ki; seksapel güçtür, para da seks için en güçlü araçtır.

Her türlü alanda “tümgüçlülük” fikirlerine kapılmış burjuva için seks, artık bizzat gücün sınandığı alandır. Seks, kapitalist toplumlarda ahlâkçı devletlerin iddia ettiği gibi çeşitli fantazi veya “sapkınlıklar” aracılığıyla değil, bizzat burjuvaların ahlâkıyla kirlenmiştir. Daha önce bir yazımda Epstein davası üzerinden, kapitalizmin istismar kültürüne değinmiştim. Servetinin kaynağı dahi belli olmayan sözde finans danışmanı Epstein’in adeta saadet zinciri mantığıyla kurduğu istismar ve fuhuş ağı, her ne kadar sapkın bir sonradan görmenin fantazi dünyasının sonucu inşa ettiği bir ağ gibi gösterilmeye çalışılsa da davanın seyrinde, ABD’li senatörlerden zengin iş adamlarına, en ünlü Hollywood yapımcılarından en büyük manken ajansı sahiplerine, Victoria’s Secret’ın sahibinden Prens Williams’a kadar uzanan ilişkilerle, bu ağın küresel çapta finanse edilen ve adeta devletlerarası sırlarla mühürlenen bir istismar kültürüne dayandığını gözler önüne seriyordu. Epstein sadece bir görünen yüzdü. Bunun ülkemizde medya sektöründe de benzer yüzlerinin olduğunu düşünmek yanlış olmaz, benzer şekilde burada da TV programları, medya, markalar ve eskort tedariği arasında belirgin bağlar vardır. Türkiye’nin en zenginleri arasında geçen, medyada güçlü benzer yüzler vardır. Bunların kim oldukları ya da bulundukları konumları neye borçlu oldukları üzerine tahmin yürütmek çok da güç değildir.

Epstein davasında en çarpıcı olan kısımlardan biri, Epstein’in adeta saadet zinciri biçimiyle kurduğu fuhuş ağına katmak için kurbanlarını nasıl seçtiğiydi. Epstein ikamet ettiği bölgeye yakın oldukça yoksul bir muhitten seçiyordu kurbanlarını. İstismarcının kurbanını neredeyse sezgisel şekilde seçebilme, tespit edebilme kabiliyeti bilinir. Travmatik deneyimleri olan, duygusal yaralı kişileri tespit edebilme konusunda gelişkindirler. Burada, bunun da ötesine geçen bir “akıl” ortaya çıkıyordu. Ekonomik olarak mağdur ve muhtaç kadınlar Epstein ve ortakları tarafından tespit ediliyor ve bu ağa ekonomik olarak dahil ediliyorlardı. Ağa dahil edilen kadınlar başka kadınları kurban olarak getirdiklerinde daha çok para kazanmaya başlıyor ve fiziksel ilişkiden azad edilmekle mükâfatlandırılıyorlardı. Burada şunu da es geçmemek gerek; travmatik olarak yaralı olmak da yalnız bu örneklerde değil, birçok başka benzer örnekte de ekonomik ilişkilerle, yoksulluk ve açlık sınırında yaşamakla doğrudan ilişkiliydi. Açıkça burada asıl aranan mağduriyetti. Son derece zengin ve güçlü bu adamların, bu kadınlarla yaşadığı ilişkide, cinsel birleşmenin kendisinden mi yoksa karşılarında tam da hayallerini süsleyen bir mağdur bulabilmiş olmanın hazzını mı aldıkları sorusu üzerine düşünmek gerekir. Öyle ki artık cinselliğin kendisi de nesnesi de kapitalist ilişkilerle eşbiçimlidir onlar için.

Tıpkı şu an tüm dünyada meşrulaştırılırcasına sunulan ve gündemleşen sugar daddy/sugar mommy örneklerinde olduğu gibi. Bu şekerlikleri ancak rafine şeker, babacanlıkları ‘devlet baba’yla örtüşebilecek sugar daddy’ler, temel ihityaçlarını, lüks tüketimlerini, eğitim masraflarını, aslen istedikleri tüm finansal desteği verecekleri ve aynı zamanda akıl hocalığı yapacakları kendilerinden yaşça oldukça küçük kişilerle ilişki arayışındadır. İlişkide her iki taraf anlaşmanın kurallarına uyacak, ilişki içinde istismar meşrulaştırılacaktır. Sugar daddy’lerin bir kısmı beklentileri içerisine cinsel birlikteliği koymuyor gibi görünse de, hemen tüm örneklerinde görüldüğü üzere cinsel ilişki, anlaşmanın gizli-aleni maddesidir. Üstüne üstlük 2015’te BBC’nin konuyla ilgili hazırladığı radyo belgeselindeki bir “sugar baby”nin açıklamalarında görüldüğü gibi, sugar daddyler açıkça cinsel ilişkiyi anlaşmanın bir parçası hâline getirmese de bu ilişkiye dahil olan kadınlar minnet ve borçluluk hislerinden kurtulmak adına cinselliği kullanmak yoluna itilmişlerdir. İçinde, duygusal, cinsel istismarın, mağduriyet kodlamalarının, şantaj ve şiddetin yer aldığı bir dehliz. Sosyal ağlarda özellikle son zamanda daha da çok “beni finanse edecek bir sugar daddy arıyorum” paylaşımlarının, çağrılarının arkasında yatan model budur. Başlarda sugar daddylerle sugar daddy arayanları buluşturan date uygulamalarıyla kendini gösteren bu fenomen, artık kullanıcı sayısının da en çok olduğu Instagram, Twitter, TikTok gibi uygulamalarda daha görünür olmaya başlamış, geleceksizlikle sınanılan bir zamanın içinde Linkedin gibi iş dünyası için tasarlanmış, iş ve işçi bulma uygulaması da sayılabilecek sosyal iş ağında da “sugar daddy” aranıyor ilanları ve “sugar baby” pozisyonu için başvurular açılmış vaziyettedir.

Gelelim bu görünürlüğün farklı sebeplerine…

Pandemi, tüm dünyada görünür olan ekonomik krizi derinleştirmeyi aslında koşullamasa da, pandemi sürecinin yönetilmesi kısmındaki uygulamalar ve burjuvaların krizi fırsata çevirme hamleleriyle ekonomik kriz daha da derinleşti. Ve elbette bununla birlikte pandemi süreci tüm dünyada sosyal yaşamı da bir ölçüde yeniden şekillendirdi. Yalıtılmış bir yaşantı, bir açıdan uzun yıllardır dayatılan bireyci yaklaşımları kişiler nezdinde sorgulatsa da, yani bu süreçte tüm dünyada insanın bir başka insana ihtiyaç duyan bir canlı olduğu gerçeği -bireylerin psikolojisi üzerinden düşünüldüğünde dahi-, insanın toplumsallığı daha net gözle görülür hâle gelse de pratikte bu ihtiyacı karşılayacak mekânlar kimi zaman ihtiyaç dahilinde kimi zaman devletlerin çıkarlarını koruyan şekillerde ortadan kaldırılmıştı. Sosyal medyanın gücü de bu süreçte daha çok hissetirecekti elbette kendisini.

Pandemide sosyal medya belirgin bir ihtiyaç hâline mi gelmişti? Aslında bu soruyu öznesinden bağımsız sormamak gerek. Kim için ihtiyaç hâline gelmişti? Kullanıcılar açısından bir kitle iletişim aracı olarak düşünüldüğünde elbette birçok şeyi kolaylaştırıcı rol üstlenmişti.

Öte yandan pandemiyle birlikte sokakların kısmen boşalması, mekânların kapanması, televizyon gibi etkin eski tip kitle iletişim araçlarının zaten uzun süredir etkinliğini yitirmiş olmasıyla birlikte, dijital medyanın reklam geliri en önemli kaynaklardan biri hâline gelmişti. Şunu sormak gerekiyor, eğer ki pandemiyle birlikte sosyal medyayı kullanma şekillerimizde bir değişimden bahsedebiliyorsak -ki buna çoğumuz itiraz etmeyecektir- bu bizim yeni bir iletişim, yeni bir sosyalleşme biçimine duyduğumuz ihtiyaçtan mı gelişmiştir, yoksa bu değişim, bu pastadan pay almak isteyenlerin sosyal ağları dönüştürme yarışı içinde bize dayattıklarından mı kaynaklanmaktadır?

Şu an sosyal medya devleri “seks satar” ilkesi ile “seksi satmak” arasında mekik dokumaktadır. Bunu sosyal medyayı ucundan kıyısından kullanan hemen herkes gözlemleyebilir.

Şu an en çok kullanılan Instagram ve Twitter gibi uygulamalar, sosyal medyada ciddi bir reklam geliri elde etmeye başlayan çeşitli “date” uygulamaları ya da doğrudan finansal köle, sugar daddy/mommy talebini karşılamaya dönük uygulamalarla rekabet edebilmek adına gizlilik politikasında ve uygulama içi özelliklerinde dönüşüme gitmektedir. Instagram’ın Snapchat ve Tinder gibi uygulamalarla yarışabilmek adına mesaj kutusunda kaybolan fotoğraf/video ve kaybolan yazışmalar gibi özellikler getirmesi bunun sonucudur. Elbette uygulamaların birbirleriyle rekabette belli özellikler geliştirmesi anlaşılırdır. TikTok’un dünyayı sarsmasıyla birlikte Instagram’ın benzer bir video seçeneği geliştirmesi de bunun gibidir. Ancak mesaj kutusuna gelen özellikler başka bir “ihtiyacın” karşılığıdır. Tinder’da dolaşmana gerek yok, benim uygulamamda kal, demektedir basitçe. Sosyal medyayla dönüşen seks algısına hitap etmektedir. Buna dönük hizmet geliştirmektedir. Bir yeni çağ fetişine teknolojik zemin üretmektedir. Zira bu şekliyle algılanan veya deneyimlenen cinsellik bir cinsel sapmaya, bir fetişizme -eşittir diyemesek de- denk düşmektedir. Cinsel ereği gerçekleştirmeyen bir cinsel eylem nihayetinde teknik olarak bir fetiştir. Bu fetişi yaratan gerçekten pandemi midir? Yoksa cinselliği görselle eşleştiren, yılların seks medyasının, bugünün dijital medyada reklam payı kapma yarışının sonucu mudur? Yılların seks satar anlayışıyla gelişen algının bugün hazla birlikte yeniden pekiştirilmesi midir? Nitekim bugün sosyal medyada yine, seksapel güçtür, para da seks için en güçlü araçtır.

Evet seks satmaktadır, porno endüstrisi şu an dünyanın en gelişmiş endüstrilerindendir. Ve çok ciddi bir reklam geliri vardır. Şu an Twitter’da pornoya erişimin olması, Twitter’ın sözde katı hassas içerik politikalarını porno için esnetiyor olması, bu alanda ciddi reklam içeriklerine yer veriliyor olmasından farklı açıklanabilir mi? Öte yandan kendileri, Tumblr’ın pornografik içeriğe kesin sansür uygulamasından sonra daha ilk ayda kullanıcılarının %30’unu kaybettiğinden de muhtemelen haberdarlardır. Üstelik araştırmalara göre Tumblr’ın kaybettiği bu kitlenin Twitter’a kaydığını düşünürsek, bu esnekliğin nedenlerini daha iyi anlayabiliriz. TikTok’un da pornografik içerikle ilişkisi, sosyal mecradaki tahtını kaybetme riskini göze alma riskiyle karşı karşıya kalana kadardır.

İşte bu yüzden, yine “seks satar” ilkesiyle işleyen bu mecralarda “seksi satmak” da görünür hâle gelmiştir. Instagram’da herkese açık herhangi bir hesabın paylaşımının yorumlarında bot hesaplar üzerinden eskort ilanları dönmektedir. Son dönemde konuyla ilgili yapılan araştırmalarda fuhuşun da sosyal medyanın etkisiyle sektörel olarak büyüdüğü ve WhatsApp, Tinder, Facebook, Instagram, Snapchat gibi sosyal medya ağlarının, fuhuş sektöründe dünya genelinde yaygın bir şekilde kullanıldığı ve fuhuş çetelerinin online fuhuş ticaretini organize ederken, kara para aklama gibi eylemlerde de bulundukları belirtiliyor.

Dönelim şu sugar daddy meselesine, dünya üzerinde en fazla kullanılan sugar date uygulamasının 22 milyonun üzerinde kullanıcısı bulunmakta. Bunların büyük çoğunluğunu Hindistan, Endonezya, Malezya, Japonya, Tayvan, Güney Kore gibi Asya ülkeleri, Romanya, Ukrayna, Yunanistan -keza Yunanistan örneği ekonomik kriz sonrası oluşan tablonun fuhuşu bir kesim için adeta hayatta kalabilmek için zorunlu kılar hâle getirdiği düşünülürse ayrıca incelenmeye muhtaçtır- gibi Avrupa ülkelerinden katılımcılar oluşturuyor. Özellikle Asya ülkeleri üzerinden yapılan araştırmalarda pandeminin etkisiyle daha da zorlaşan ekonomik koşulların bir sonucu olarak bu uygulamaya rağbet de arttı. Kullanıcıların yoğunlaştığı ülkeler, pandemiyle birlikte gelir eşitsizliğinin, işsizliğin arttığı ve aynı zamanda zengin azınlığın da bu süreçte daha da zenginleştiği ülkeler. Keza Türkiye’de de sugar daddy kavramının yahut finansal köleliğin sosyal medyada gündemleşmesi de bu sürece denk geliyor.

Sosyal medyada birçok mecrada paylaşımlar üzerinden mizahı dahi yapılarak gündemleştirilen ve reklamı yapılan, Linkedin’de ilanları açılan, bu “kariyer alanı”nın ardında derinleşen ekonomik krizin etkilerinin yattığını söylemek ne kadar yanlış olur? Günümüzde sosyal medyada viral reklamların paylaşımlar üzerinden nasıl yapıldığına dair az çok fikrimiz var ve gözümüz az buçuk açıksa, aslında bu sugar daddy paylaşımlarının birçoğunun da bu işin, bu alanın, bu uygulamaların bir reklamı olduğu gerçeğini görebiliriz. Öte yandan bu yolla meşrulaştırılan, ekonomik gereksinimlerini karşılamak üzere kendinden oldukça yaşlı bir başkasıyla cinsel birliktelik yaşamak fikri, bir anlamda kurtuluş yolu olarak gösterilmektedir. Kapitalizmin krizinin açığa çıkardığı tabloda, çürümüşlüğünün en belirgin olduğu bir zamanda, hem kriz hem pandemiyle birlikte geleceksizlik fikrinin ve buna bağlı kaygıların bilhassa gençler üzerinde arttığı bir zamanda, kapitalizm kendi ahlâkı içinde bize bir çözüm yolu sunmaktadır. Bu aynı zamanda burjuvazinin iliklerine kadar işlemiş istismar kültürünü de ve Epstein skandalıyla açığa çıkan fuhuş ağı ve benzerlerini de meşrulaştırmaya çalışan bir biçimdir. Ve görülmektedir ki bu kriz ortamında, bu fikir karşılık da bulmaktadır.

2015’te BBC’nin yaptığı röportajlarda da görüldüğü üzere genç kadınlar, eğitim masraflarını karşılayabilmek ve insanî koşullarda hayatlarını sürdürebilmek amacıyla “sugar baby” olmayı seçmiştir. Birkaç yıl önce Türkiye’de de üniversitelerde eskortluğun yaygınlaşmaya başladığını biliyoruz. Bunun arkasındaki en belirgin kaygı geleceksizlik kaygısıdır. Sugar daddy’lerin ilanlarındaki vaadler ve buna karşılık verenlerin beklentilerinden gördüklerimiz bize şunu anlatır: Çarpıcı bir şekilde, bedenini satmak yalnızca açlık ya da derin bir yoksulluğun eseri değildir, kapitalist ilişkilerle donatılmış bir yaşam içerisinde, toplumsal bir yoksunluğun sonucuna evrilmiştir. Ötekinin kendi bedenine duyduğu ihtiyacı paraya çeviren de değil, ötekinin parasına ve dahası gücüne, ilişkilerine, onun çevresine, imkânlarına ihtiyaç duyarak ötekinin nesnesi olmak için ödün vermek hâline gelmiştir. Bu ilişki biçimi elbette ki çok uzun yıllardır süregelmiş bir ilişki biçimidir; ama görülüyor ki bugün artık bu da belli sözlü, yahut yazılı anlaşmalarla yapılan bir alışverişe dönmüştür. Sugar daddy’ler akıl hocalığı ve ruhanî koçluk vaad etmektedir. Arzulanan olduklarına çoktan emindirler. Belki de bu sebeple bunu bir fuhuş ilişkisi olarak görmez ya da dile getirmezler. Bunun meşrulaşmasının ardındaki çirkin ve kaygan zemin belki de budur.

Dijital medyada nasıl ki pandemi yeni uygulamalarla fırsata çevrildiyse bu da onun bir başka ayağıdır. Hem gençlere, eskortluğun allanıp pullanıp temize çekilmeye çalışıldığı yeni bir kavramla -ki eskortluk da zamanında benzer işlemlerden geçmiş bir kavramdır- alternatif bir yaşam, bir çıkış sunuyor hem de krizden yine faydalanarak fuhuş ağını genişletebileceği alanlar açıyor. Bunu yaparken sosyal medya üzerinden sekse ve cinselliğe yaklaşımı da dönüştürecek hamleler yapıyor. “Eşbiçimli” şekilde…

Konuya bir başka açıdan bakarsak böylesi ilişkilerin, toplumsal koşullardan kaynaklı tercih edilebilir olması, bir anlamıyla hazdan, daha doğrusu en çiğ ve en öz hîliyle cinsel hazdan vazgeçişin bir göstergesidir. Aslında şaşırtıcı değildir. Kapitalizm bizden kolayca erişilebilir olan mutluluğumuzu çalıp, bizi mutlu olma yarışına soktuğu gibi, en basit hazzımızı da bizden alıp, onu metaların hükümranlığında bir yerlerde çürütmüştür. Evet, seks satar. Seks satar, sanki bu seksin kötücüllüğünden kaynaklanırmışcasına ifade edlir bu üstelik. Derinine indiğimizde Ortaçağ söylemleriyle çokça kesişir niteliktedir. Evet, seks satar. Zira, kapitalizm, bizi insanca bir yaşamdan olabildiğince uzaklaştırırken, bize en insana dair olanı, en insanca olanın hayalini satar daima. Mutluluğu, biraradalığın gücünü, seksin hazzını ve dahasını… Bize, bizim olanı yeniden üreterek satar. Metalaştırır. Ancak bunun sürdürülebilirliği yoktur.

Yazıyı Cristopher Caudwell’den bir alıntıyla tamamlamak istiyorum. Caudwell “Değişen Değerler Üzerine” başlıklı yazısında bu açmazı şöyle tarif eder:

“Burjuva toplumsal ilişkilerinin tükenmesiyle birlikte tutkulu burjuva sevgisi de ekonomik yıkım karşısında solmaya başlar. … Burjuva toplumsal ilişkilerinin tükenişinin zorunlu sonucu olan bu durum ‘günah’, ‘gençlerin hafifliği’, ‘evlilik kurumunun iflası’, ‘giderek artan gelişigüzel cinsel ilişkiler’, ‘doğum kontrolünün sonucu’ vb. olarak suçlanır. Ancak tüm bu fesat, konumuzun dışındadır. Tutkulu burjuva sevgisi kendi ölümünü gerçekte kendisi hazırlamıştır. …

“Bugün sevgi, burjuva toplumsal ilişkilerinin ona aşıladığı yanlışlar ve yoksunluklar üstüne dehşet verici bir suçlama metni hazırlayabilir. Dünyanın çektiği acı ekonomiktir ama bu, onun para olduğu anlamına gelmez. Böyle düşünmek burjuvanın yanlışıdır. Tam da ekonomik olduğu için toplumsal insanın en sevecen ve en değerli duygularını içerir. İnsan, burjuva ilişkilerinin elinden aldığı zengin duygusal yetilerini ve toplumsal sevecenliğini doyurabilmek için boşu boşuna dine, nefrete, vatanseverliğe, faşizme ve kendi yaşamında tadamadığı düşsel aşklar çizen roman ve filmlerin duygusallığına döner. Bu yüzden nevrotik, mutsuz ve hastadır, savaş ve Yahudi düşmanlığının kitle nefretine, gülünçlüğüne karşın hastalıklı olan Kraliyet Yıldönümü ve Cenaze töreni heveslerine ve Hitlerlerle Aryan büyükannelere çılgın, saçma bağlılık gösterilerine yatkındır. Bu yüzden yaşam ona boş, kokuşmuş ve yararsız gelir. Ne erkeklerden ne de kadınlardan tat alabilir.

“Böylece insanlar arasındaki tüm duygusal ilişkileri meta ilişkisine dönüştüren burjuva toplumsal ilişkileri, kendi yıkımlarını hazırlarlar. … Bugün sevgi ve ekonomik ilişkiler iki ayrı kutuba toplanmış gibidirler. Bir kutuba insan içgüdülerinin tüm kullanılmamış sevecenliği toplanır, ötekine de yalnızca metaya ilişkin baskıcı haklara indirgenmiş ekonomik ilişkiler yerleşir. Bu kutupsal ayrışma korkunç bir gerilimin kaynağıdır ve burjuva toplumunun engin dönüşümüne yol açacaktır. Bu ikisi, devrimci yeniden yıkıp yeniden yapma süreciyle birbirlerine dönmeli ve yeni bir sentezde erimelidirler.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz