Hurşit Külter ve “gözaltında kaybetme”

Demokratik kesimlerin, Külter’in sağ olarak bulunması için mücadelesi sürerken, ay boyunca yaşananlar ise devletin Kürt Halkı’na yönelik savaş konseptinin nasıl yaygınlaştırıldığı, tüm hak arama mekanizmalarının devre dışı bırakıldığını gösterdi.

27 Mayıs: Külter gözaltında

27 Mayıs Cuma günü, Külter’in polis ve askerlerin kullandığı twitter hesaplarından gözaltında olduğuna dair fotoğraflar paylaşıldı. Daha sora paylaşımlar çekildi ve paylaşım yapan hesap askıya alındı.

28 Mayıs: Hakkınızı helal edin

Külter’in; ailesine, “Hakkınızı helal edin” diye yazdığı son mesajı ortaya çıktı. Külter Ailesi aynı gün, Uludere Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu.

29 Mayıs: Devlet inkâra başvurdu

Külter Ailesi ve avukatlarının başvurusu üzerine; Şirnex Emniyet Müdürlüğü, Külter’in gözaltında olduğunu inkâr etti. Şirnex Valisi ise aynı gün: “Bazı sosyal medya paylaşımlarında, Hurşit Külter isimli şahsın emniyet tarafından gözaltına alındığına dair paylaşımlar yapılmaktadır. Söz konusu şahıs, emniyet birimlerimiz tarafından gözaltına alınmamıştır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.” diyerek, Külter’in gözaltında olduğunu kabul etmedi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) başvurusu ise 23. Jandarma Sınırı Tümen Komutanlığının: “Bu isimde birisi gözaltında değil” açıklaması ile inkâr edildi.

30 Mayıs: Külter için BM’ye başvuruldu

HDP Şirnex milletvekilleri Leyla Birlik ve Aycan İrmez, Meclis Başkanlığı’na soru önergesi vererek, Külter’in akıbetini İçişleri Bakanı Efkan Ala ve Başbakan Binali Yıldırım’a sordu.

HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken ise Hurşit Külter’le ilgili Bakan Efkan Ala ile görüştü.

Aynı gün Külter Ailesi’nin Şirnex Emniyet Müdürlüğü, Cumhuriyet Savcılığı, 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı ve Şirnex Valiliği’ne yaptıkları başvurular sonuçsuz kaldığı için Külter Ailesi avukatları Birleşmiş Milletlere (BM) başvuruda bulundu. Avukatlar, BM’nin Külter’in akıbetini Türkiye’ye sormasını istedi.

31 Mayıs: Görgü tanıkları ortaya çıktı

Külter’in gözaltına alındığına dair bir görgü tanıkları DİHA’ya konuştu. Tanıklar, Külter’in özel harekatçılar gözaltına alındıktan sonra zırhlı araca bindirildiğini ve Şirnex Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Gümüştepe Özel Harekat Şube Müdürlüğü’ne götürüldüğü söyledi.

1 Haziran: İHD, Külter’in akıbetini sordu

İHD yöneticileri, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Şirnex Cumhuriyet Başsavcısı ve Şirnex Valisi’ne seslenerek, “DBP Şırnak İl Yöneticisi Hurşit Külter nerede?” diye sordu.

2 Haziran: Oğlumu diri istiyorum!

Külter’in 55 yaşındaki annesi Kerime Külter, oğlunun devletin elinde olduğunu söyledi ve “Oğlumun dirisini istiyorum” çağrısında bulundu.

3 Haziran: Külter ailesi Ankara’ya geldi, konu AİHM’e taşındı

Hurşit Külter’in kardeşi Ebubekir Külter, Ankara’ya gelerek Meclis’te CHP ve HDP gruplarıyla görüştü. CHP ve HDP grupları Külter’in bulunması için mücadele edecekleri sözünü verdi. Aynı gün İHD avukatları, Hurşit Külter’in bulunması için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuruda bulundu.

4 Haziran: Bu kez Cumartesi Anneleri arasından seslendi

Hurşit Külter’in akıbeti bu kez Cumartesi Annelerinin, 584’üncü buluşmalarında soruldu. Külter Ailesi de Cumartesi Anneleri’nin eylemine katılırken, Külter’in annesi Kerime Külter’in “Oğlum nerede?” diye soran ses kaydı, Galatasaray Meydanı’nda dinletildi.

5 Haziran: Yeni görgü tanıkları ortaya çıktı

DİHA’ya konuşan yeni görgü tanıkları, Külter’e Gümüştepe Özel Harekat Şube Müdürlüğü’nde 7 gün boyunca işkence edildiğini söyledi. Başka bir görgü tanığı ise, Külter’in çok bitkin olduğunu gözlemlediklerini ve 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı’na götürüldüğünü iddia etti.

Change.org internet sitesi üzerinden; gözaltında ölümlere, kayıplara bir yenisi eklenmemesi için Hurşit Külter adına İçişleri Bakanlığı’na gönderilmek üzere bir imza kampanyası başlatıldı.

6 Haziran: İddialar üzerine harekete geçildi

Külter’in, 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı’nda tutulduğu iddiaları üzerine İHD üyesi avukatlar, konunun Genelkurmay’a sorulması için Şirnex Cumhuriyet Savcılığı’na başvuru yaptı.

Aynı gün Hakikat Adalet Hafıza Çalışmaları Derneği, Helsinki Yurttaşlar Derneği, İnsan Hakları Derneği, İnsan Hakları Gündemi Derneği,  Türkiye İnsan Hakları Vakfı ile Êlih (Batman), Amed (Diyarbakır), Şirnex ve Wan barolarından oluşan 9 insan hakları örgütü; devletten, Külter’in akıbetinin açıklamasını isteyerek, kamuoyuna çağrı yaptı.

Barış Bloku ise, Hurşit Külter için Genelkurmay Başkanlığı’na çağrı yaptı. Külter’in akıbetinin bir an önce açıklanmasını istedi.

8 Haziran: Külter’i bulmak zorundayız

Sivas Katliamı’nda yakınlarının kaybeden ailelerin, 23 yıldır avukatlığı üstlenen ve faili meçhul cinayetlere karşı yıllardır mücadele veren insan hakları savunucusu CHP Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan, Külter’i bulmak zorunda olduklarını, yoksa devlet politikasında kritik bir eşiğin daha aşılacağını söyledi. Sarıhan, tüm demokratik kesimlere Külter’in bulunması için çağrı yaptı.

10 Haziran: Bir görgü tanığı daha

Kentte yürütülen operasyonlarda yer alan ismi saklı bir korucu, rütbeli askerlerin kendi aralarında yaptığı konuşmalarında, 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı’nda tutulan Külter için askerlerin: “Ya ötecek ya da kafasına sıkılacak.” dediklerini aktardı.

12 Haziran: Sebahat Tuncel’in açıklaması

DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, partisinin Diyarbakır’daki toplantısında Külter’in akıbetini sordu.

Tuncel, yöneticileri Hurşit Külter’in durumuna dikkati çekerek, “Kendisinden hiç haber alamıyoruz. Şırnak Valisi’nin bu duruma açıklık getirmesi gerekir. Toplumu tatmin edecek herhangi bir açıklama resmi makamlarca yapılmamış. Bu toplantı aracılığı ile bir kez daha arkadaşımızın akıbetini soruyoruz. Biz, arkadaşımızın can güvenliğinden endişe ediyoruz. Külter ile birlikte yeni kayıpların olacağının mesajı verilmek isteniliyor.” dedi.

Cihaner: Devletin sorumluluğu var

Külter’in bulunması için çağrı yapan isimlerden biri de CHP İstanbul Milletvekili olan İlhan Cihaner. Türkiye’nin, 90’lı yıllarda yaşanan faili meçhul ve gözaltında kaybetme olaylarından ders çıkarması gerektiğini söyleyen Cihaner: “Herkesin ezbere bildiği bir şey var; devletin yurttaşına karşı yaşam hakkı noktasında yükümlüğü vardır. Hem yaşamına kastetmeyecek hem de yurttaşın yaşam hakkına yönelik olası riskleri ortadan kaldıracak.” dedi.

Aradan geçen bunca süreye rağmen Külter Ailesi ve kamuoyunu tatmin edecek bir açıklamanın devlet tarafından yapılmamasını kabul edilemez olarak gören Cihaner, şunları söyledi: “Maddi gerçek ne olursa olsun; Külter, ister kamu görevlileri tarafından kaybedilsin, isterse başkaları tarafından kaybedilsin; devletin burada sorumluluğu var. Teknolojiyi göz önüne aldığımızda, kameralarla kamusal alanları takip mekanizmalarını düşündüğümüzde, bugüne kadar Külter’in bulunması gerekiyordu. Umarım bir an önce bulunur.”

Cihaner, Milli Savunma Bakanlığı tarafından teklif edilen ve kolluk güçlerinin yargılanmasına engel olacak yasa tasarısına da dikkat çekti ve “Özellikle şu sıralarda parlamentoya gelen tasarıda kamu görevlileri ilgili soruşturma başlatılması izne başlanmışken, bu tarz olayların yaşanması vahim. Bu tarz olayların devamının gelmemesi, idari bir pratik haline dönmemesi için herkesin bu tasarıya karşı da hassasiyet göstermesi gerekiyor.” dedi.

Kaynak: DİHA, direnişteyiz.org