Hayal kur, eyleme geç, değiştir ya da öğrenci hareketinin eylemi

Sürekli değinilen, fakat kısacık bulunduğumuz koşullara bakarsak, bu dönem bu hareketin daha hızlı ve daha nitelikli örgütlenmesini anlayabiliriz. Bugün bölgemizde 3. Paylaşım savaşı hızla ilerlemekte ve bölgede içinden “çıkılmaz” krizler yaratmakta. Ayrıca bölgemizde insanlığın bıraktığı bölgenin kültürünü, direnişini, dilini saklayan tarihin silinme operasyonu hızla sürdürülüyor. Bir yandan ise ülkede bir süredir ilan edilmiş bir savaş bulunmakta, belki burası size bir şeyi tarif etmek için kullandığımızı düşündüğünüz “savaş” kelimesi aslında tam manasıyla bir savaş bulunmakta. Yaklaşık olarak 4-5 ayda 1592 kişinin öldüğü bir savaş bulunmakta. Ülkede siperler kazılarak direnişler örülmekte. Tabi savaşlarda çok temel bir konu vardır. Yayılmadıkça yada herkesin kafasına bombalar düşmedikçe fark edilmez. Suriye’de yürütülen savaşın nasıl farkında değilsek. Çünkü bombalar, Haleb’e, Kobanê’ye düşüyor. Şimdi de Cizre’ye, Nusaybin’e, Silvan’a, Suruç’a, Ankara’ya düşen bombaları anlandırmakta zorlanıyoruz. Tabi insan istemediği gerçeklerle yüzleşmekte zorlanır. Fakat bugün bu bir gerçek mahalle mahalle, sokak sokak, anfi anfi yağmasa da bu bombalar yağıyor ve insanlar ölüyor. Ve size matematiğin, rakamların ölmesinden değil, insanın ölmesinden bahsettiğimizi unutmamalıyız. Tabi ki bunların yanında ekonomik ve siyasi krizlerin de olduğunu unutmamalıyız.

Bir bu tarafıyken diğer tarafta ise Gezi Direnişi’yle beraber yükselmiş Kobanê’yle umut kazanmış bir kitle hareketi bulunmakta. Bu hareketin morali düşebilir, çıkabilir bu tamamıyla örgütlülüğü ve günlük politikayı algılayışıyla alakalı olacaktır. Oysa devrimci hareketin morali ise böyle olamaz, kafası berrak, örgütlenme ve direniş temelinde imkânlarını değerlendirecek şekilde konumlandırmalıdır. Bugün bu tutumu çok daha fazla geliştirmeye ihtiyacı da konumlandırmalıdır. Bugün bu tutumu çok daha fazla getirmeye ihtiyacı da bulunmakta. Bunun için bu topraklarda ciddi bir deyim bulunmaktadır.

Kısaca özetleyip konumuza dönersek; bu süreçte öğrenci hareketi bizim için çok önemli bir konumda durmaktadır. Ve bu öğrenci hareketi ve onun öznelerine de bir sorumluluk yüklemektedir. Belki bunları tartışmadan hemen önce tamamen belli örneklere bakmak anlamak, kavramak için önemli olacaktır.

Politeknik direnişi, Yunanistan’da Albaylar Cuntası adıyla bilinen askeri darbenin ardından 1973’de öğrenciler, Politeknik Üniversitesi’ni işgal eder ve herkesi ayaklanmaya davet eder. Bu tarih Yunanistan için artık başka bir tarih olmuştur. En önemlisi korkunun sofrasında diz çözülmemiştir. Ve bir çok merkezde halk da sokağa çıkmıştır. Bugün bile Yunanistan’da bu direnişle kendini adlandıran devrimci kurumlar vardır.

68’ Sorbone direnişi ve dünyada 68 kuşağı diye adlandırılan tarih. Küba Devrimi, Vietnam savaşının etkilerinin çok yoğun olduğu bu direniş, Fransa’da başlayıp, dünyanın neredeyse her yerine yayılmış sokaklarda özgürlük için milyonlarca kişi çıkmıştır. Onunla beraber bir sürü slogan, afiş, tartışma ve kuşak yaratmıştır. Toplumsal harekete her ülkede yol açıcı olmuştur. Ve mutlaka bugün de detaylıca okunması, incelenmesi gereken bir dönemdir.

Dediğimiz gibi bu kuşağın her yerde etkileri olmuştur. Tabii ki bu Anadolu’yu da etkilemiştir. Mahir, İbo, Deniz, Hüseyin, Sinan, Haki bu kuşağın çocukları, önderleridir. Bu kuşağın önderleri olmaktan öte bugünün önderleri ve bizim direnişi bugün taşımamızı sağlayan ufuklardandır. Ayni şekilde, FKF, Dev-Genç bu sürecin ürünü ve 1970-1980 arasında örgütlenmenin sağlanmasında toplumsal hareketin büyümesinde ki en ciddi örgütlülüklerdendir. Tabi ki bununla beraber o dönemin, işgalleri, direnişleri bir çok şeyde bunlarla örgütlenmiştir. Hala İstanbul Üniversitesi’nde, Ankara Siyasal’da, ODTÜ’de Dev-Genç’in, Mahir’in, İbo’nun, Deniz’in izleri, kokuları, direnişleri vardır. Hala bunların öğrenci hareketinde etkin olmalarının sebebi yaratılan tarihtendir.
Başka bakar isek Küba Devrimi’nin doğduğu yerin Havana Üniversitesi olduğunu.

Nikaragua’da kitle hareketinin önünü açan ve FSLN kadrolarını Devrimci Öğrenci Cephesi’nden doğru olduğu unutmamalıyız.

Ya da Filistin direnişine gitmiş dünyanın her yerinden binlerce genç öğrenci olduğunu unutmamalıyız. Ya da Almanya’da 68 öğrenci hareketinin sonucunda RAF’ın doğuşu.

Bunlar ve daha fazlası öğrenci hareketi tarihi içinde bulunmakta biz bunları daha sıkı öğrenmeliyiz. Tabii ki her coğrafyada değil lakin daha az örgütlü coğrafyalarda, öğrenci hareketi yarı-aydın karakterini ortaya koyar.

Tabii bu rasgele oluşmuyor. Nâzım’ın dediği gibi

Delikanlım
Senin kafanın içi
Yıldızlı karanlıklar kadar
güzel korkunç, kudretli ve iyidir.

Biz yaşadığımız bu dünyada çok kısa bir dönemde hayal kurup bu hayaller için savaşıyoruz. Kapitalizm bunu köreltmiş durumda aslında bizim de daha az üstünde durduğumuz bir konu olmuştur. Öyle köreltilmiş ki kendimize mutlak tanrılar yaratmak da işlevli hâle gelmiş. Bu dünyanın değişmeyeceğinden tutun, devletsiz toplum olmayacağına, ABD’nin uçan kuştan sıçan kuşa her şeyi kontrol ediyor olduğuna ve daha birçok mutlak doğruyu yaratmışız. Ve kendi tarihimize yabancılaşmışız. SSCB’yi, Şeyh Bedreddin’leri, Spartaküs’leri, ODTÜ’de yanan Vietnam kasabının arabasını, Vietnam’da yenilen ABD’yi unutmuş gibi davranıyoruz bazen.

Tam da bundan öğrenci iken hayal kurmak, kalbinin hızının artması, hareketin daha fazla olduğu bir dönemdir. Ama örgütlemek istediğimiz. Ellisinde bile aklına geleni insanın örgütlemesidir.
Tekrar dönersek konumuza bugün de tarihsel bir dönemden geçiyoruz. İçinde olduğumuz için bunu fark etmiyor olabiliriz. Ama bugün de dünya çalkalanıyor. Bugün de devrimler oluyor. Bugün de halk isyanları birçok dünya merkezini sallıyor. Bugün de Madrid’de direnenler gibi Kobane’de, Donbask’ta, Haseke’de direnenler var. Bugün dünya tarihinin tekrar yazılmaya başlandığı bir dönem. Ayni şekilde Anadolu’da da böyle ve önümüzdeki görev bu tarihi kendi zaferimizle süsleme olmalı.

Bunun için öğrenci hareketi misyonunu örgütleyip, hayata geçirmelidir.

1. Her okulda birleşik hareket zorlanmalıdır. Eylemlerin böyle yapılması bugün kitle katılımını etkileyecektir.

2. Eylemler bir süreklilik içinde ve hayatı örecek şekilde örgütlenmelidir. Bugün eylemsiz kalmak tarihsel bir hatadır.

3. Her okulda o alanda kitle faaliyetini canlandıracak işler planlanmalı ve hızlıca hayata sokulmalıdır. Bunların canlılıkla ve bizim için bir gereklilik olduğu unutulmamalıdır.

4. Yerellerde birleşik hareketin sürekliliğini sağlayacak ve toplumsal harekete olan etkisini arttırmak için bir imza ya da bir yapıya bürünmelidir. Ayrıca bu yapı üniversitelerde özgür alanlar oluşturmalı, kendi tarzı, kendi ahlakı, kendi dersliği olacak, fiziki alanlar. Bu belki bir alanda ODTÜ direniş komiteleri, bir başka yerde, Ankara Üniversitesi devrimci öğrencileri ya da öğrenci dernekleri gibi. Buradaki ana konu neyin ön açacağı konusudur.

5. Hareketin kesinlikle faşist vs. gündemlerle sıkışıp kalmasına izin vermemeliyiz. Biz kendi gündemimizi örgütlemeyi başarmalıyız.

6. Mutlaka öğrenci hareketi tarihi, misyonu üzerine okumalı, üniversitelerde eğitimler yapmalıyız.

7. Hareketimiz, ofis masayla sınırlı kalamaz, biz hayatın içine girip örgütlenmeliyiz, anfi anfi, koridor koridor, fakülte fakülte ve buna uygun mekanizmalar kurmalıyız.

8. Rekabet böler eylem birleştirir. Ve tüm devrimci değerlerden taviz vermemeliyiz.

9. Her alanda zaman kaybetmeden hızlı adımlar atmalıyız. Bugün bu kararsız ve günlük morali hızla değişen arkadaşlarımızı hızlıca örgütlemeliyiz. Onları kolektif bir mücadelenin parçası haline getirmeliyiz.

Tabii ki bunlar arttırılabilinir. Biz de bunu istiyoruz. Hayal kurup, eyleme geçip, değiştirmek. Bu konuda cesur ve tarihimizden aldığımız hızla ilerlemeliyiz. Bu dönemi zafere çevirmek için bugünün, Mahir’leri, İbo’ları, Deniz’leri, Sinan’ları olmalıyız. Ve bu tarihsel süreç bunları yaratacaktır. o

Nehir Demir