Çocuklarımıza bırakacağımız tarihe bunlar not edilsin…

Sene 2018. Ve çürümüşlük her geçen gün artmaktadır. Tarihe not düşülsün. Öyle günlerden geçiliyordu ki, densin, 3 yaşındaki çocuklar tecavüze uğruyordu. Neredeyse her dört çocuktan biri istismara uğruyordu. Devletin şimdilerde eğitimi devrettiği vakıflarda 45 tane çocuk sistematik istismara uğramıştı, denilsin. Çocuk işçi sayısı kayıtlısı kayıtsızı 2 milyonu bulmuştu ve yıl, ‘Çocuk İşçiliği ile Mücadele Yılı’ ilan edildi. Ülkenin başkanı, her şeyi bileni, ağlayan bir kız çocuğuna ‘Şehit olursa bayrağı da inşallah örtecekler. Her şey hazır değil mi?’ dediği tarihe not edilsin.

Çocuklarımıza bırakacağımız tarihe bunlar not edilsin.

Bugünün çocukları bunları tarihten okuduğunda neden bu sistemin bir gün daha devam etmesine izin verdiğimizi anlayamayacaklar.

Sene 2018; sadece yeni başlayan bir yılın ikinci ayında Adana, İzmir, Kocaeli, Diyarbakır ve Ankara’dan gelen çocuk istismarı haberleri açığa çıkabilenlerden.

Kocaeli’de, çocuğu, boşanmak üzere olduğu eşi tarafından istismara uğrayan anne, “Çocuklar, anneler susmuyor ama yargı susturuyor” sözleriyle tepki gösterdi fakat tüm şikâyetlere rağmen saldırgan serbest bırakıldı. Yargı, bir takım cübbeler, mahkemeler, anayasa adlı bir sayfalar topluluğu, bize göre burjuvaların dahi olsa hukuk, OHAL koşulları altında artık yoktur.

Diyanet işleri başkanlığının çocuk yaşta evlilikleri teşvik eden, babaların kızlarına şehvet duymasını caiz bulan ve benzeri tutumları istismar, taciz ve tecavüzün önünü açarak imam hatiplerde ve insanlığa karşı suç şebekesi halindeki tarikat yurtlarında yaşananlara ve yaşanacaklara yol gösteriyor.

Halk tamamen bir karanlığa gömülmek istenmektedir. Bu sistem hiçbir sesi, hiçbir tepkiyi kaldırabilir bir durumda değildir. Peki, bizim için çocuk tecavüzleri, kadın cinayetleri kaldırılabilir midir?

Ne zaman vicdan ve adalet duygusunu yaralayıcı olaylar yaşansa sansasyonal söylemler üreten iktidar şimdi de ‘kimyasal hadım’ ve ‘idam cezası’ söylemlerini kullanıyor. Peki, soruyoruz: İdam cezasını uygulamaya Diyanet İşleri Başkanı’ndan başlayacak mısınız? Ya da 12 yaşındaki kız çocukları servis edilen büyük patronlardan? Yol arkadaşlarınız Ensar Vakfı yöneticilerini yargılayacak mısınız? Ya da, bir kereden bir şey olmaz, diyen bakanlarınızı?

Kendisi istismar ve sömürü üreten bir yargı, iktidar, sistem, adalet sağlayamaz.

Son 10 yılda çocuklara dönük cinsel istismar olaylarının %700 arttığı ifade ediliyor. Bu ülkede çürümüşlük, sömürü, istismar, yağma, talan dışında hiçbir şey %700 artmadı.

Tarihe bunlar da not edilsin. Edilsin ki, bunca baskıya rağmen hâlâ neden devrimcilerin örgütlenelim, dediği anlaşılır olsun.

Bütünlüklü ve kökten bir çözüm için cesaretle

Hangi kurumundan tutulmaya çalışılırsa elde kalan, dikiş tutmaz hâle gelen ve toplumu esirleştiren çürümeye karşı, uzun soluklu ve yüksek bir cesaretle, köktenci bir mücadeleyi göze alacak bir iradeyle harekete geçmeliyiz.

– Tarikat yurtları kapatılsın.
– Tüm çocuklar için eşit öğrenim ve barınma hakkı sağlansın.
– Çocuk istismarcılığı tescillenmiş hükümet destekli vakıf, yurt vb. kapatılsın.
– Çocukları Koruma Kanunu pedagoglar, bilim insanları ve meslek örgütlerinin önerileri doğrultusunda şekillensin.
– Çocuk Koruma Kanunu ile diğer yasalar arasındaki çelişen hususlar çocukların korunması lehine değiştirilsin.
– İstismar davalarında iyi hâl indirimleri uygulanmasın.
– 18 yaş altı evliliklere izin verilmesin.

Kapitalizmin çözümsüz politikalarını aşan bir bakış geliştirmeli, mücadeleyi büyütecek kalıcı bir araya gelişler örgütlemeli ve potansiyeli hızla harekete çevirmeliyiz.

Çocuklarımıza bırakacağımız tarihe, bunları da direnişimiz ile örgütlüğümüz ile hayata geçirerek not edelim.

Taciz, tecavüz ve sömürü düzenine karşı direnişe!

İnsanca, onurlu yaşayacağız!

Kaldıraç