Bakan’dan alaycı asgari ücret yanıtı: İstemenin sonu yok!

Denizli’de gazetecilerin sorularını yanıtlayan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Türk-İş’in 2017 yılı için asgari ücretin 1600 liraya yükseltilmesi talebiyle ilgili soruya alaycı bir ifadeyle yanıt verdi; “Şimdi aslında sendikalarımız bunu talep edebilir, bunda bir mahsur da yok. İstemenin sonu yok biliyorsunuz. Ama ekonominin realitelerini de unutmamak lazım. Zeytini silkelerken dikkat etmek gerekiyor. Dalını, budağını kırmamak lazım ki, seneye de zeytin verebilsin. Alanı da korumak lazım, o anlamda.”

Her yolla sermayenin ve sömürünün önünü açan, sermayeden dalı budağı esirgemeyen Bakan Zeybekci konuşmasında, Türkiye’nin asgari ücretin en yüksek olduğu ülkelerden biri olduğunu da iddia etti.

Hükümetin iddialarının aksine Türkiye düşük asgari ücretli ülkeler arasında

Asgari ücretin rakamsal olarak karşılaştırmasının emekçiler açısından anlamı yoktur. Önemli olan asgari ücretin alım gücünün karşılaştırılmasıdır. OECD 2015 verilerine göre asgari ücretin satın alma gücü açısından Türkiye 26 OECD ülkesi içinde 20. sırada yer almaktadır. Yine satın alma gücüne göre bir değerlendirme yapıldığında AB ülkeleri ortalama Türkiye’nin 2 ile 2,5 kat daha yüksek asgari ücrete sahiptir.

İşverenlerin iddialarının aksine Türkiye’de işgücü maliyetleri düşüyor

2000 yılında 100 olan işgücü maliyeti, 2015 yılında 27 puanlık düşüşle 73’e gerilemiştir. Oysa aynı dönem içinde AB ülkelerinde işgücü maliyetlerinde sadece üç puanlık düşüş yaşanmıştır.

Asgari ücret artışlarının gerçek maliyeti işverenler tarafından üstlenilmemektedir. İşverenler, teşvikler ve verimlilik artışı yoluyla, yük olarak ifade ettikleri işgücü maliyetlerinden sürekli olarak tasarruf etmektedir. Yani, ücret ve verimlilik arasındaki makas açılmakta, uzun çalışma saatleri ve yoğun/ağır çalışma koşulları da işgücü maliyetinin düşmesine yol açmaktadır.

Asgari ücretin işverene maliyeti azalıyor

Sermaye, özellikle 2016’daki yüzde 30’luk asgari ücret artışını bahane ederek, maliyetlerinin çok arttığından dem vurmaktadırlar. Ancak bu yakınmaları gerçeği yansıtmıyor. Asgari ücretin işverene maliyeti bir yandan Asgari Geçim İndirimi (AGİ), öte yandan 5 puanlık SGK prim indirimi nedeniyle önemli ölçüde düşmektedir. 2016 itibariyle AGİ hariç asgari ücret 1300 TL değil, 1177 TL’dir. İşveren tarafından işçiye ödenen net asgari ücret budur.

Asgari ücreti “yük” olarak göstermek isteyen işverenlere yönelik yüzde 5’lik SGK prim desteğinin bütçeye getirdiği yük, 2010-2016 arasında 63 Milyar TL’dir. Asgari ücret artışının çok önemli bir bölümü kamu kaynaklarından sağlanmaktadır. Böylece işverenin yükümlülüklerinin bir bölümü, halkın/emekçilerin sırtına yüklenmektedir. Halkın/emekçilerin vergileriyle işverenler finanse edilmekte, işverenlere bütçenin neredeyse yüzde 4’ü aktarılmaktadır.

Asgari ücret dolar karşısında eriyor

2008 yılı başında 414 dolar olan asgari ücret 2016 Kasım ayı itibariyle 377 dolara geriledi. Döviz kurlarındaki erime asgari ücreti de aşındırmaktadır. Dövizdeki artış nedeniyle enflasyonun yükselmesi, reel olarak geriletecektir.

Taleplerimiz sadece asgari ücretin artışıyla sınırlı değildir

Ekonomi Bakanı Zeybekci’ye emekçilerin ve emek örgütlerinin taleplerini hatırlatmak isteriz:

  1. Asgari ücret tespit komisyonunun görüşmeleri ve tutanakları halka açık yürütülmelidir.
  2. İşçi-memur ayrımı yapmadan tüm çalışanlar için tek asgari ücret belirlenmelidir.
  3. Asgari ücret AGİ hariç net olarak hesaplanmalı ve vergi dışı bırakılmalıdır.
  4. Asgari ücret, işçinin ailesi ile beraber (4 kişilik bir ailenin) asgari ihtiyaçlarının tespiti ile belirlenmelidir.
  5. Asgari ücret net 2000 TL olmalıdır.

Kaynak: DİSK, 29 Kasım 2016