15-16 Haziran’dan Gezi’ye, Gezi’den bugüne direniş ruhu sürüyor

Kaldıraç, AKA-DER, İşçi Gazetesi ve Özgür Lise’nin ortaklaşa düzenlediği ve bu yıl 14.’sü düzenlenen etkinlik, açılış selamlamasının ardından saygı duruşu ile başladı.

Lastik-İş Sendikası kurucusu ve 15-16 Haziran direnişini yaşayan, Niyazi Kuas sağlık durumu nedeniyle katılamadığı etkinliği, gönderdiği video mesajla selamladı. Kuas: “15-16 Haziran işçi sınıfı direnişini yaşayan bir sendikacı olarak, bu direnişi yaşatanlara selam olsun.” dedi.

Kitlesel ve coşkulu geçen etkinlikte sık sık “Yaşasın Devrim ve Sosyalizm”, “Bu Daha Başlangıç Mücadeleye Devam”, “Direne Direne Kazanacağız” sloganları atıldı. Sahneye Suruç’ta ve 10 Ekim’de Ankara’da katletilen yoldaşlarımızın fotoğrafları asılırken, alanın duvarlarına devrimci önderlerin resimlerinin bulunduğu pankartlar asıldı.

Direnişçi İşçiler: “15-16 Haziran’ın yolundan gidiyoruz”

Avon, Avcılar Belediyesi, Bakırköy İşçileri ve Şişecam İşçileri, sahneden etkinliği selamlayarak direniş süreçleri hakkında bilgi verdiler. İşçiler, direnişleri ile dayanışma çağrısı yaptı.

Şişecam Direnişçisi: “Kahrolsun Emeğe Uzanan Eller”

Direnişteki Şişecam İşçileri adına söz alan Yaşar Akkul, 15-16 Haziran Direnişinde yaşamını yitirenleri anarak: “Onların bıraktığı yoldan bizler devam ediyoruz.” dedi. Akkul, 6 Kasım 2015’te haksız, hukuksuz bir şekilde sendika ve işveren anlaşmasıyla işten çıkartıldıklarını, ardından başlattıkları direnişi Mersin’de sürdürdüklerini söyledi. Akkul “Kahrolsun emeğe uzanan eller.” dedi ve dayanışma çağrısı yaptı.

Avcılar Belediyesi Direnişçisi: “Biz Milyonlarız, Bunları Yeneriz”

Avcılar Belediyesi’nde insanca çalışma koşulları için ve hak gasplarına karşı sendikal örgütlenme yaptıkları için işten atılan ve direnişe geçen işçiler adına konuşan Ali Polat: “İnsanca çalışma koşulları için örgütlenerek sendikalaşmaya karar verdik, işten attılar. Direnmeye devam edeceğiz. Hep beraber bu sermayeye, burjuvaziye dur demeliyiz. Onlar 5 parmaktır ama biz milyonlarız, biz bunları yeneriz.” dedi.

Bakırköy Belediyesi Direnişçisi: “Kazanana Kadar Devam”

Bakırköy Belediyesi’nde işten atılan ve ardından yaptıkları görüşmeler sonuç vermeyince direnişe başlayan 17 işçi adına söz alan Fethiye Kızmaz: “Bakırköy Meydanı’nda çadırımızın 11. günü. Atılan işçilerin 16’sı kadın. Ülkede kadın cinayetleri sürecinde kadın işçilerin atılmasını da manidar buluyoruz.” diye konuştu.

Kızmaz, kadınların mobing ve tacize maruz kaldığını, bunun karşısında sendikalı oldukları için işten atıldıklarını anlattı. “Direnişimizi kazanana kadar devam edeceğiz.” diyerek herkesi Bakırköy Meydanı’nda açtıkları direniş çadırına davet etti.

Avon Direnişçisi: “Birlikte olduğumuzda güçlüyüz ve muhakkak kazanacağız.”

Avon’da, sendikaya üye oldukları için işten atılan işçilerden Emel Karadeniz; yüzde 80’i kadın olan işyerinde mobing ve tacize yeter diyerek sendikalaşmaya gittiklerini, bunun üzerine işten atıldıklarını anlattı. Bir yıllık bir örgütlenme sonucunda 8 işçinin işten atılmasının ardından 27 gün önce direnişlerine başladıklarını anlatan Karadeniz, Gebze’de çadırda polis tacizlerine rağmen direnişi sürdürdüklerini söyledi.

Kağıthane’de Avon merkezi önünde her cuma oturma eylemi yaptıklarını söyleyen Kızmaz: “Sendika her işçinin hakkıdır. Hakkımızı sonuna kadar savunacağız. Bu çifte sömürü düzenini birlikte, örgütlü mücadele ile yıkabiliriz. Biliyoruz, haklıyız ve birlikte olduğumuzda güçlüyüz ve muhakkak kazanacağız.” diyerek direnişleri ile dayanışma çağrısı yaptı.

Şehit Aileleri: “Örgütlenmeliyiz”

Etkinlikte Gezi Şehit ve Gazileri Platformu’ndan Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan ve babası Sami Elvan, Hasan Ferit Gedik’in annesi Nuray Gedik, Volkan Kesanbilici ve Barış İçin Akademisyenler’den Muzaffer Kaya da konuşma yaptı.

Sami Elvan: “Örgütlenmeliyiz, Örgütlenmeliyiz, Örgütlenmeliyiz”

Kendisinin de işçi olduğunu hatırlatan Sami Elvan, örgütlenmenin önemine vurgu yaptı. Sami Elvan: “Eğer örgütlenmezsek her yerde ezilmeye mahkumuz. Bizleri eziyorlar, katlediyorlar. Hepimiz başka çatı altında olsak da birlikte hareket edebiliriz. Örgütlenmeliyiz, örgütlenmeliyiz, örgütlenmeliyiz.” diye konuştu. Berkin vurulalı 3 yıl oldu diyen Elvan, soruşturmada hiçbir gelişme olmadığını, diğer davalarda da cezasızlığın devam ettiğini hatırlatarak, “Abdocan’ın katili halen Diyarbakır’da insan katlediyor.” dedi. “Biz buradan adalet beklemiyoruz.” ifadelerini kullandı.

Nuray Gedik: “Adalet Olmadığını Biliyoruz Ama Mücadele Edeceğiz”

Maltepe Gülsuyu’nda devlet destekli uyuşturucu çeteleri tarafından katledilen Hasan Ferit Gedik’in annesi Nuray Gedik, konuşmasına: “Herkesi Hasan Ferit’imin sıcaklığıyla selamlıyorum.” diyerek başladı. Hasan Ferit Gedik’in katillerinin yargılanmasına ilişkin davanın 26 duruşmadır devam ettiğini, ilk başta 22 olan tutuklu sanık sayısının zaman içinde 5’e düştüğünü hatırlatan Gedik, “Adalet olmadığını biliyoruz ama mücadelemizi yürütmeliyiz. Kaldıraç bizi davalarımızda yalnız bırakmadı. Hepinize teşekkür ediyoruz.” dedi.

Volkan Kesanbilici: “Acımızın ve mücadelemizin ortaklarına selam olsun.”

Gezi direnişinde gözünü kaybeden Volkan Kesanbilici de, geçtiğimiz yıl yine aynı etkinliğe katıldıklarını, geçen yıl söylediklerini bugün de tekrarlayacağını vurgulayarak şöyle devam etti:

“Yine buradayız. AKA-DER, Kaldıraç, İşçi Gazetesi, Özgür Lise yine bu yıl boyunca da devrimci ahlak ve devrimci dayanışmayla yanımızdaydı. Acımızın ve mücadelemizin ortaklarına selam olsun.”

Platformun önümüzdeki günlerde Gezi Toplumsal Dayanışma Derneği olarak yoluna devam edeceğini açıklayan Kesanbilici, “Bu süreçte mücadelemizde bizle birlikte olan sizleri yine yanımızda görmek istiyoruz.” dedi.

Suruç Aileleri: “Acılar bizi birleştirdi, ama umutlarımız da ortak”

Suruç Şehitleri Aileleri adına Yeliz Gökduman, yaptığı konuşmada Gezi’den Kobane’ye yeni bir yaşam inşa etmek için yola çıkan 33 canın katledildiğini, buna karşın direnişlerine sahip çıkarak kendi adaletimizi inşa etmenin mümkün olduğunu söyledi. Gökduman: “Düşman korkuyor, daha da korkacak. Acılar bizi birleştirdi, acılarımız da umutlarımız da ortak.” diyerek her ayın 20’sinde Suruç için gerçekleştirilen 33 dakikalık oturma eylemine katılım çağrısı yaptı.

“Dicle 17 Yaşındaydı. Ankara’ya barış getirmeye gitmişti.”

10 Ekim Aileleri adına konuşan Fayyik Deli: “Ankara’ya onurlu bir yaşam ve bu ülkede daha fazla kan akmaması için giden 17 yaşındaki Dicle Deli’nin babasıyım.” diyerek kendini tanıttı. Ailelerin birleşerek bir dernek kurduklarını söyleyen Deli, 10 Ekim’de 459 kişinin yaralandığını ve 101 kişinin de yaşamını yitirdiğini hatırlattı. Deli, devletin daha önceki tüm katliamlar gibi bu katliamın da üzerini örtemeye çalıştığını vurguladı. Devlet görevlileri hakkında yaptıkları suç duyurusuna takipsizlik verilmesine de değinen Deli şunları söyledi:

“Peki katlettirdi diye biz susacak mıyız? Hayır. Sen bizi öldüremezsin, biz ölümlere alışmayacağız, sizin dayatmalarınıza boyun eğmeyeceğiz , demek zorundayız.

Dicle 17 yaşındaydı. Bu ülkede kan akmasın, analar ağlamasın sorumluluğuyla oradaydı. ‘Biz Ankara’ya barışı getirmeye gidiyoruz barışı getireceğiz.’ demişti. Bu son mesajıydı.”

Kürt illerinde devam eden yıkıma da değinen Deli: “Nusaybin’de yıkılan binalara Türk bayrakları asılmıştı. Evet eseriniz o. Ama ne oluyor, diz çöktürebildiniz mi, çöktüremediniz, çöktüremeyeceksiniz. Hep birlikte olup haykıracağız, hayır diyeceğiz.” diye konuştu.

Muzaffer Kaya: “Sarayı durdurmaya gücümüz yeter. Yeter ki birleşelim”

Barış istedikleri için hedef gösterilen ve tutuklanan, ardından büyük bir dayanışmanın gelişmesiyle serbest bırakılan akademisyenlerden Muzaffer Kaya: “Gezi ruhu sürüyor, Gezi ruhu her yerde.” dedi. Kaya, toplumda direnme eğilimi olduğunu vurgulayarak ortak mücadelenin önemine değindi. Kaya, “Demokrasi, barış ve laiklik etrafından birleşik mücadeleyi büyütüp Sarayı durdurabiliriz. Buna gücümüz yeter. Yeter ki birleşelim.” diye konuştu.

Barış Anneleri: “Ben, Kendi Çocuğumun Cenazesini Yıkamışım”

Barış Anneleri adına Bedia Gökuslu ve Medine Çeker etkinliği selamladı. Medine Çeker, başta Gezi, Suruç ve Ankara olmak üzere tüm anneleri selamlayarak konuşmasına başladı. Barış annesi, “Yüreğimiz yanıyor ama barış diyoruz. Başka çaremiz yok. Biz kadınlar, biz anneler bu barışı biz getireceğiz. Biz bunu yapacağız. Asla düşmeyeceğiz, ağlamayacağız.” dedi.

Barış Anneleri adına Bedia Gökuslu Erdoğan’a da şu sözlerle seslendi: “Ey Erdoğan sana sesleniyorum. Sen diyorsun Esad halkını öldürüyor ya sen kimi öldürüyorsun, sen kimi bombalıyorsun? Sur’u, Cizre’yi dümdüz ettin. Ne yaparsan yap; bu halk susmayacak, devam edecek. Cizre’yi sen yaktın. Ellerinde silah yoktu, silahsız insanları öldürdün. Bizim çocuklarımızı öldürdün.”

Ortak mücadele çağrısı yapan Gökuslu, “Öfkelerimiz birbirimize karşı olmasın, öfkemiz Erdoğan’a karşı olsun.” diyerek şöyle devam etti:

“Ben bir anne olarak, kendi çocuğumun cenazesini yıkamışım. Bir damla yaş dökmemişim. Öfkeliyim; Erdoğan’a karşı, sisteme karşı öfkeliyim. Bu devletin sahibi biziz, bizden başka kimse bu ülkeyi sevmiyor. Neden çocuklarımız da yaşamasın. Suruç’a gittiler; çocuklara oyuncak götürdüler, çetelerinizi saldınız üzerlerine. Hepimiz biriz, bir olmalıyız. Var olalım, bir olalım.”

Kaldıraç: “Biz kazanacağız”

Kaldıraç adına konuşan Ülkü Gündoğdu: “Çözülen, her kitle eyleminin sonunu getireceğinden korkan, kazanmak için değil kaybetmemek için saldıran bir devlet var ortada.” tespitinde bulundu.

Kürt illerinde devlet saldırılarının yarattığı yıkımı ve özel harekatçıların duvar yazılarını hatırlatan Gündoğdu şöyle devam etti:

“Yıkıntılar üzerindeki fotoğrafı gördünüz mü, ‘Devlet geldi.’ Cizre’de mi gördük, Nusaybin’de mi, Sur da mı? Neredeydi, nerden geldi devlet? Üstümüze fırlayan insan parçalarında mı, Gezi Şehitlerinin mahallelerinde mi? Berkin Okmeydanı’nda gördü o fotoğrafı. Soma’da, madende işçilerin gördüğü son fotoğraftı o. Ensar’da tecavüzcü olarak gördü o devleti çocuklar. O fotoğraf, muktedirin kızının düğünündeydi.

Biz Ekin Wan’ın çırılçıplak bedeninde, Hacı Lokman’ın panzer arkasında sürüklenişinde gördük o fotoğrafı. O fotoğrafı minikler okulda görüyorlar: Devlet geldi.”

Bütün kapitalist devletlerin burjuva örgütü olduğunu hatırlatan Gündoğdu: “ Bütün saraylar onlar için, onların ve bize karşıdır.” dedi. “Onlar kaybedecekler. Direnişler, onların kabusu. Direniş etkisi devam ediyor.” diyerek sözlerine devam eden Gündoğdu, bugün direnişin sürdüğüne değinerek şunları söyledi:

“Gezi ruhu bugün liselilerde, barış diyen akademisyenlerde, Çilem Doğan’ın yüzünde, alışın gitmiyoruz diyen LGBTİ’lerde, tüm işçi eylemlerinde. Aslolan direnişin adım adım örgütlenmesi. Yeni bir yaşam için sabırla, her alanda örgütlenerek kazanacağız.”

Rojava’yı, Fransa’da direnen emekçileri, direnen tüm işçileri, devrimci önderleri selamlayan Gündoğdu : “Biz komutan Bekir Kilerci, Ali Serkan Eroğlu’nun yoldaşları, biz işçi cinayetinde katlettiğiniz Duran Baysal’ın yoldaşları, sesleniyoruz; kaybedeceksiniz, biz kazanacağız!”

“Örgütlenerek kazanmanın zamanıdır”

Etkinlikte, Erdoğan başta olmak üzere iktidar söylemlerinin sıralandığı sinevizyon, yuh sesleri arasında izlendi. Eski Aile Bakanı Ramazanoğlu’nun, Ensar vakfı açıklamasında öfke daha da yükseldi. Polis şiddeti görüntüleri, Erdoğan’ın talimatları eşliğinde ekrana yansıtıldı.

15-16 Haziran Direnişi, işçi direnişleri ve Gezi Direnişi’ni, Artvin Direnişi’ni, Filistin Direnişi’ni, Cizre Direnişi’ni fotoğraflarla ekrana yansıtan kısa sunumda, Soma başta olmak üzere işçi cinayetleri de gündeme getirildi. “Direniş tarihimiz, işçi sınıfı ve ezilen halklarımız için en büyük yol göstericidir. Tarih geleceğin anahtarıdır. Direnerek öğreniyoruz, şimdi örgütlenerek kazanmanın zamanıdır.” denilen sinevizyon gösteriminde; direnişlerine devam eden işçiler, liseliler, kadınlar, yaşam alanları için direnenler, Sur’da, Cizre’de direnen örgütlü Kürt Halkı, Gezi Direnişçileri selamlandı. Gezi Direnişi’nde katledilenlerin fotoğrafları ve ardından devrimci önderler de alkışlarla ıslıklarla karşılandı.

Sahne alan sanatçılar da etkinliği, etkinlikte bulunan direnişçi işçiler şahsında, direnen işçileri ve şehit ailelerini selamlayarak, etkinliği düzenleyen kurumlara teşekkür etti.

Hakan Vreskala, sahne performansıyla coşkulu anlar yaşattı.

Metin Kemal Kahraman’ın ezgileri, “Yaşasın Halkların Kardeşliği” sloganı ile ve coşkuyla dinlenirken, son olarak sahneye çıkan Fuat Saka’nın müziğiyle horon ve halaylarla konser sona ererken, alanlarda mücadeleyi yükseltme ve örgütlenme çağrısı tekrarlandı.